2 Eylül 2016

Alaçatı


Havalar ısınmaya başladığında en çok özlediğim ve gitmek istediğim yer genellikle yazlığımız oluyor. Ağustos ayına kadar güneşin ve denizin keyfini orada çıkarıyorum. Sonra yavaş yavaş uzaklara açılma, mekan değiştirme, yeni yerler keşfetme ve eski güzel anıları tazeleme hisleri ağır basıyor. Bu yaz da aynen böyle oldu. İçimde uyanan maceracı ruh ilk olarak Alaçatı'ya götürdü beni.


Öncelikle Alaçatı seyahatim için zevkime uygun butik otelleri araştırdım ve iki farklı otelde rezervasyon yaptım. Sürekli aynı otelde kalmaktansa daha fazla mekan keşfetmek için farklı oteller tercih etmek bana daha mantıklı geliyor.

Ardından otobüs biletlerimi ayarladım. Tiril tiril elbiseler, askılı bluzlar, ince pantolonlar, şort, sandalet ve şapkalardan oluşan tatil bavulumu hazırladıktan sonra otobüsle Bursa'dan Alaçatı'ya doğru yola çıktım.

Alaçatı her zamanki gibi mavi çerçeveli pencerelerinden sarkan fuşya begonvillerle süslenmiş taş evleri ve mis gibi havasıyla karşıladı beni. Daha otobüsten iner inmez içimi taptaze bir mutluluk kapladı.


Viento otele vardığımda güleryüzlü personelleri bir bardak buz gibi limonata ikram ederek beni içeri buyur edip odama yerleşmeme yardımcı oldular.



Daha önce pek çok blogda görüp imrenerek gittiğim bu oteli tercih etmekle ne kadar doğru bir karar verdiğimi otele girer girmez anladım. İçimi açan sadelik ve maviyle beyazın verdiği huzur beni büyülemişti.












Vaktimin çoğunu fotoğraf çekerek, Alaçatı sokaklarındaki renkli detaylara hayran kalarak yeni mekanlar keşfederek, bol bol kahve ve meyve suyu tüketerek, desenli yazlık elbiselerimin içinde kendimi prenses gibi hissederek geçirdim.




















Akşamları kalabalığın içinde kaybolmak biraz sakinlik arayınca da Viento otelin havuzbaşında oturup dinginleşmek bana çok iyi geldi.




Sabahları bahçede yaz esintisinde uçuşan beyaz perdelerin arasında yapılan enfes kahvaltılarına da bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim.



Alaçatı'daki ikinci durağım Sayman Sport Otel oldu. 


Bu otelin de palmiye ve muz ağaçlarıyla kaplı harika bir bahçesi ve merkezden biraz uzak sakin bir ortamı vardı.


Ben en çok açık büfe kahvaltısını sevdim.


Otelden ödünç aldığım bisikletle turlamak da çok keyifliydi.









Her ayrıntısıyla rüya gibi geçen tatilimden birbirinden renkli fotoğraflar ve tüm negatifliklerden sıyrılıp yenilenmiş pırıl pırıl bir benle geri döndüm.

KIYAFETLER
Mavi desenli elbise: Mango
Güneş gözlükleri: Mango
Sandalet: Mango
Askılı etnik elbise: Asist
Şapka: Mango
Beyaz üst: Koton
Şort: Mango
Terlik: Mango
Siyah bluz: Koton
Desenli pantolon: Mango
Turuncu elbise: Mango